Zambia`nin gizli Bilgiye Erişim Yasası

Eğer Zambia’nın Bilgi Özgürlüğü yasasını çıkarması için geçen on yıl size komik geliyorsa, siyasetçilerin kendi ifade özgürlüğü söylemlerini yerine getirememesinin ardında yatan bir trajedi vardır, diye yazıyor Dominic Burbidge.

2002’de Zambia hükümeti, vatandaşlarına kamu kuruluşlarından bilgi talep etme hakkı veren Bilgi Özgürlüğü Yasasını meclise sundu. İkinci oturum sırasında yasa desteklenmiş olsa da, hükümet yasayı, geçtiği takdirde ülkenin güvenliğinden endişe ettiğinden dolayı geri çekti. 10 sene sonra, adeta geçmişte yaşanmış bir şeyi tekrar yaşar gibi Zambialı vatandaşlar bilgi özgürlüğünü garanti altına almak konusunda zorluk çekiyor.

Sorun ne peki? Birçok açıdan bakıldığında sivil toplum ve Zambia hükümeti arasındaki bilgi özgürlüğü savaşı Afrika siyasetinden bir klişeyi tekrarlıyor: herkes bir şeyi savunduğunu söyler ve hiçbir şey değişmez. En yeni bilgi özgürlüğü yasası Vatansever Cephe’den geldi. Mecliste 2011’de uygulamaya sunulan bu yasayı öne süren hükümet hesap verebilirliği güçlendirmeyi ve demokratik katılımın etkililiğini arttırmayı vaar ediyordu. Kasım 2011’de o zamanlar bilgiden sorumlu devlet bakanı Lubinda’nın iki farklı toplantıda hükümetin bilgi özgürlüğü yasasını gelecek altı ay içinde görüşmeye sunabileceğini söylemişti. Sözünün üzerinden altı ay geçmesine az kala, Cumhurbaşkanı Michael Sata kafa karıştıran bir biçimde vatandaşların bilgi talep etmeden önce daha fazla bilgi sahip olmaları gerektiğini açıkladı.

Eğer alimler Cumhurbaşkanı Sata’nın yumurta mı tavuktan-tavuk mu yumurtadan çıkmazını komik buldulardıysa, Bilgi ve Çalışma Bakanlığı Müsteşarı Amos Malupenga’nın eleştiriler karşısında geri geri kaçmasını ve cumhurbaşkanının sadece ülkeçapında bir katılım istemesini söyleyerek ona arka çıktığını duyunca daha da güleceklerdir. Bilgi Talebi Yasası’nı bastırmak için çeşitli fonlara başvurduktan sonra, Malupenga yasa tasarısının bu sefer Temmuz ve Ağustos 2012’de meclise sunulacağına söz verdi. Fakat bu heyecanla beklenen yeniden-sunum da Bilgiden Sorumlu Devlet Bakanı Fackson Shamenda’nın bir aile cevazesi yüzünden Zambiya’dan ayrılmasıyla ve gitmeden de yerine tasarıyı sunacak birini bırakmamasıyla tekrar ertelendi. Malupenga, adalet bakanının da, ki o da yurt dışındaydı, yasa tasarısını imzalaması gerektiğini söyleyerek bir başka erteleme daha yaptı. Zambiya’nın Bilgi Talebi Yasası görünüşe göre televizyon dizisi Evet Bakanım’ın yönetmenlerinin bile fazla gerçekdışı olduğundan reddedecekleri bir senaryo izliyor. Peki bu durum sadece umutsuz bir verimsizlikten mi ibaret?

Agnès Callamard, 19. Madde’nin icra direktörü, Afrika devletleri için bilgiye erişim ve ifade özgürlüğü gibi konularda uluslararası beyannameleri imzalamalarının ve daha sonra da bu tür değerleri kendi ülkelerinde yasaya dönüştürme konusunda başarısız olmalarının çok yaygın olduğunu söylüyor. Callamard’ın da dediği gibi “Afrika’da şeffaflık reformları neredeyse başlamadı bile.” Bu durum anayasasında ifade ve bilgiye erişim özgürlüğünü destekleyen ve 9. Madde’sinde bilgi alma özgürlüğüne atıfta bulunan Afrika İnsan ve Halkların Hakları Sözleşmesi tarafı, Zambiya için de geçerli.

Eğer bilgiye erişim yasasını geçirmek bir komediyse, politikacıların verdikleri sözleri tutamamasının altında yatan bir trajedi de var. Zambiya’nın gizli bilgiye erişim yasasının ikiyüzlülüğünü, bilgiye erişim fiyaskosunun beyingücünü oluşturan devlet memuru Bay Malupenga’dan daha iyi bir göstergesi olamaz. Malupenga kamuya girmeden önce the Post gazetesinde yönetici editor olarak çalışan bir gazeteciydi ve bilgiye erişim yasasının geçirilmesi için defalarca yazmıştı. Şimdi hükümetin bir parçası olarak, yasanın askıya alınmasına yardım ediyor.

Peki neden böyle bir dönüş yaptı? Malupenga’nın tavrındaki değişiklikler 2012’de ilgisini devlet gazeteleri Times of Zambia ve Zambia Daily Mail gazetelerine 2011 yılında seçim görevlilerini kayırmaktan açılan davaları incelemeye çevirdiğinde başladı. Daha sonra 2012 Ağustos’unda Malupenga gazetecilerle bir çalışma atölyesi düzenledi. Bu atölyede Malupenga, Zambiya medyasının “amacı yalnızca kişilikleri yok etmek olan politikacılara” yazılarında yer ayırıp onları manşete taşıdıkların ötürü politikacıların birbirini aşağılama kültürünü övmesine yazıklandı. Malupenga’nın dönmesi “yandaşların çıkarlarını savunmak”tan ötürü yerel bir radio istasyonunun kapatılmasıyla tehdit edildikten sonra tam anlamıyla nihayete erdi, her ne kadar yerel topluluk radio istasyonları kurmak o zamana kadar savunduklarının anahtar noktasıysa da. Bu saydıklarımızdan belki de sadece en sonuncusu ifade özgürlüğüne kesin bir ket vurma örneği: fakat hep birlikte değerlendirildiğinde Malupenga’nın Zambiya medyasının ülke yönetimine katkıda bulunma kabiliyeti konusunda artan karamsarlığına işaret ediyor.

İşte Zambiya’nın artık komik bir hâl alan “çok gizli” bilgiye erişim yasasının ardında yatan trajedi bu. Kariyerinin başındaki Afrikalı politikacıların idealistliklerini nefrete dönüştüren hayatlarında bir şeyler olmalı, Makyavelist bir aydınlanma gibi, bazı şeyleri gerçekleştirebilmek için kurallar çiğnenebilir olmalıdır. Zambiya hükümetinin bilgiye erişim yasasını tartışmasının her adımını hatırlayan biri için yasanın ilerlemesinin olumlu sinyallerinin sadece uluslararası katılımcıların olduğu organizasyonlarda olduğunu söylemek güç olmayacaktır. Zambiyalı vatandaşlar izleyen konumunda olduklarındaysa, hükümet ertelemeler ve yeniden değerlendirmeler yapmayı kâfi görmüştür. Medya “her zaman ulusal bütünlüğün savunucusu olmalıdır” çağrısında bulunan Malupenga’nın yolculuğu birçok Afrikalı politikacının yolculuğunu anımsatan niteliktedir: idealistlik eninde sonunda bir şeyler yapma ihtiyacına yerini bırakır, bir şeyler yapma ihtiyacıysa toplumu karanlıkta bırakmayı gerektirir.

Dominic Burbidge eski Oxford Üniversitesi, St. Antony’s College, Dahrendorf Akademisyenlerinden ve İfade Özgürlüğü Platformu ekibindendir. Burbidge aynı zamanda Oxford Üniversitesi Oriel College’da Kenya ve Tanzanya siyaseti üzerine doktora yapmakta ve Afrika ilişkileri üzerine blog yazmaktadır.

Devamı İçin:


Comments (1)

Buradaki otomatik çevirileri Google Translate (Google Çeviri) yapmaktadır. Bu çeviriler size katılımcının söyledikleri hakkında genel bir fikir verecektir. Fakat bu çevirilerin doğruluğuna güvenilemez. Lütfen çevirileri bu notu aklınızda tutarak okuyunuz.

  1. Very interesting piece although I think it a little harsh to focus solely on African politicians, we have our fair share of back peddling. Tony Blair for example introduced the Freedom of Information Act into the UK in 2000 but now actively campaigns against it.

    Also it has become common place, expected even, for politicians to break their election promises. Landslide victories won off the back of a nations reinvigorated hopes and dreams are usually followed by landmark flip-flops on all issues the respective parties held dear. The Lib-Dems of course currently highlighting this process close to home.

    I personally believe that all but the most pragmatic of politicians go into public service with an idyllic view of their nation but most come to the speedy realisation that the universe does not tolerate absolutes, preferring instead to operate in the grey area’s.

    The ones that don’t become useless or dangerous, relative to which side of the fence you sit on. David Cameron would be a good example of how unwavering idealism in the grizzled face of reality can have unintended but catastrophic consequences.

    I think the reason we allow this joke of a democracy to continue is simply because we want to be lied to. We don’t want to be told the truth because it is dark and unknown to most. So we vote for the one who promises the reality with the rosiest tint, purging ourselves of all responsibility every four years so that we are again morally permitted to feign surprise at the lack of gold mansions on the moon.

İstediğin dilde bir yorum yaz

Öne çıkanlar

Öne çıkanları görmek için sola kaydır


Özgür İfade Platformu Oxford Üniversitesi, St. Antony's Koleji'ndeki Dahrendorf Programı'nın Özgürlük Çalışmaları için yürüttüğü bir araştırma projesidir. www.freespeechdebate.ox.ac.uk

Oxford Üniversitesi