Ukraynalı kültürel gazeteciler “baskıncıların” –bir başka deyişle güç sahiplerinin çıkarlarını korumak için yalandan mülkiyet iddiasında bulunan şaibeli grupların hedefi haline geldi. Mykola Riabchuk yazıyor.
Samimi bir itirafla başlamalıyım. 40 yıl boyunca, Kiev kökenli Vsesvit (Dünya) dergisinin sadık bir okuyucusuydum. 30 yılı aşkın bir süredir de dergiye katkıda bulunanlardan biriydim. Yirmi yıl içerik editörlüğü yaptıktan sonra, 1994’de baş editör olarak kariyerimi noktalandırdım. Ve bugün akademiye geçtikten sonra bile, hâla sadık bir okuyucu, yazar ve redaksiyon kurulu üyesi olmaya devam ediyorum.
Vsesvit çeşitli bağışlardan binbir güçlükle toplanmış, kaynakları çok kısıtlı olan bağımsız bir dergi. Ama aynı zamanda büyük ama sağlam temellere dayalı hırsları olan da bir dergi. Örneğin dünya kültürü ve edebiyatınının Ukraynaca’ya çevrilerek teşvik edilmesi gibi. Vsesvit için çalışan tüm insanlara büyük saygı duyuyorum –yetersiz bir maaşa ve sembolik miktarlarda telif haklarından gelen paraya çalıştıkları, ama aynı zamanda iyi ve önemli bir şey yapma hissiyatını destekledikleri için.
Birkaç gün önce, yani 26 Nisan 2012’de, bir grup kimliği belirsiz kişinin Vsesvit ofisine zorla girdiğini öğrendim. İşin ironik tarafı Hurshevsky Sokağı’nda bulunanVsesvit ofisi Ukrayna Meclisi’nin ve Bakanlar Kabilesi’nin hemen yanıbaşında ve dahası Başbakanlık Konutu’ndan da pek uzak değil. Davetsiz misafirler, Baş editör Oley Mykytenko’nun mekanı boşaltmasını ve yasal olarak Vsesvit Basınevi’ne ait olan ofisteki tüm haklarından feragat etmesini istediler. İşi zorbalığa vuran grup, ofiste bulunan eşyalara zarar vermeye çalıştı ve buna ek olarak çalışanları eğer istifa etmezlerse daha kötü sonuçlara katlanmakla tehdit ettiler. Bazıları bu kişilerin, Başbakan yardımcısı Valeri Khoroshkovsky tarafından kollanan Bölgeler Partisi milletvekili Valeri Kharlim (hiç de şaşırtıcı bir isim değil doğrusu) adına hareket ettiğini söylüyor. Fakat Vsesvit’e baskın yapanlar, mülke ait belgeleri olduğunu iddia ediyorlar –yalnızca yazılı kanunların belirsiz ya da çelişkili olduğu, ancak yazılı olmayan kanunların hüküm sürdüğü bir ülkede mümkün olabilecek bir durum.
Tabii bu olay yakın zamanda halkın ilgisini çeken Ukrayna’daki diğer olaylarla birlikte ele alındığında ne çok farklı bir olay, ne de çok çarpıcı. Kitlesel medya Yulia Tymonshenko’nun gardiyanlar tarafından dövüldüğü iddiasını, Dnipropetrovsk’de kimliliği belirlenemeyen ‘‘teroristlerin’’ organize ettiği söylenen dört esrarengiz patlamayı tartışa dursun, Yanukovych’in Ukrayna’sında baskıncıların mal-mülke saldırması günlük pratiğin bir parçası haline geldi. Üstelik neredeyse hiç uluslararası ilgi uyandırmayan bir pratik. Tabii buna yabancı şirketlerin dahil olduğu ve batılı konsoloslukların müdahale ettiği durumlar dahil değil.
Andrew Rettman’ın tanımladığı şekliyle, ‘‘baskıncılık: saldırgan bir biçimde, yani birilerinin mahkemelere rüşvet vererek ya da şantaj yaparak kâr eden bir işyerine karşı yalandan yere hak iddia etmesiyle, yönetimi ele geçirmesidir.” Yüz maskesi giymiş adamların ofisinize zorla girerek, artık buranın sahibi olmadığınızı söylemesi buna dahildir. Daha ciddi vakalarda çalışanlarınıza ateş açan kişiler de olabilir. Çoğu kurban, tarım sektöründeki küçük ya da orta ölçekli Ukraynalı firmalar. Ancak yabancı şirketler de bundan nasibini alıyor.’’ Aslında, bir önceki hükümetten Kryvorizhstal atölyesini akılsızca 5 milyar dolara satın alan büyük çelik devi Arcelor Mittal bile bundan dört yıl sonra baskıncıların düzenli saldırılarının hedefi hâline geldi ve yetkililerin baskısına uğradı.
Bir uzman ‘‘bu sorun giderek artıyor ve yetkililerin gizli onayı olmaksızın bu işin olamayacağı da bilinen bir şey’’ diyor. Andrew Rettman bu iddiayı kanıtlamak için, Uluslararası Şeffaflık Örgütü’nün en son yolsuzluk sıralamasında Ukrayna’nın 18 sıra birden düşüp Nijerya’nın altında yer aldığından bahsediyor. Avrupa İşadamları Derneği (EBA) yatırım cazipliği endeksinde Ukrayna’yı önemli ölçüde aşağıya çekti. EBA‘nın direktörü Anna Derevyanko’nun dediğine göre ‘‘meşru çıkarlarınızı mahkemelerde arayamıyorsunuz.’’ ‘‘Olası yatırımcılarla konuşmalarımızda bu konu çoğunlukla gündeme geliyor. Bu da onları ileri adım atmaya isteksizleştiriyor.’’
Tabii hâl böyleyken, Ukraynalı işadamlarının da Ukrayna dışındaki ülkelerde yatırım yapmayı tercih etmeleri hiç şaşırtıcı değil. Ancak küçük ve orta ölçekli şirketlerin bu konuda pek bir seçim şansı yok. Kültürel dergilerin seçeneğiyse çok daha az. Bu şirketlerin tümü güçlü gangsterlere ve vicdansız hükümete karşı savunmasız görünüyorlar: birbiriyle iç içe ve bağlantılı, pratik olarak tek bir vücut olmuş haldeler. Birer birer baskına uğrayıp haraca bağlanıyorlar, tecavüze uğrayıp talan ediliyorlar. Her ne kadar binlerce böyle şirket olsa da, başarılı bir direniş için tek ihtiyaçları olan birlik ve dayanışma. İki yıl evvel, biz Ukraynalılar baskıncıların yasadışı yollardan meclisi ve hükümeti ele geçirmelerine izin verdik. Şimdiyse yavaş yavaş, birer birer, bir işyerinden ötekine geçerek bizleri yok etmelerine ve kontrol altına almalarına izin veriyoruz.Vsesvit hiçbir zaman siyasi bir dergi olmadı. Derginin editörü, belki samimiyetinden olsa gerek, her zaman kültürün evrensel olduğuna inandı. Tüm hükümetlerin dergiyi oldukça ihtiyaç duyulan bir kamu yararına katkıda bulunmaktan dolayı takdir edeceğine inandı. Yanıldı. Ukrayna, sadece kaba gücü, bitmek bilmeyen miktarda bir parayı, ve utanmaz yalanları takdir eden bir hükümete sahip.
Ukraynalı otoriteler hakkında uluslararası eleştirilerin çoğu geçtiğimiz son iki yılda dile getirildi. Bu eleştirilere verdikleri tipik tepki, iktidardaki Bölgeler Partisi’nin dünyadaki en büyük kurumsal iletişim şirketlerinden Burson-Marsteller’i bu rejimi aklaması için yakın zamanlarda kiralaması oldu. Ya da Burson-Marsteller’deki kıdemli yöneticilerden Robert Mack’in dediği gibi: ‘‘Bizim bilgi vermemizin amacı Bölgeler Partisi’nin Ukrayna’nın iktidari partisi olarak faaliyetlerini daha iyi anlatabilmesine ve ayrıca Yulia Tymoshenko davasında tarafını daha iyi açıklayabilmesine yardımcı olmaktır.’’ Daha az edebi bir dille, şirketin görevi Tymoshenko’ya karşı lekeleme kampanyasını artırmak ve uluslararası eleştirileri bastırmaktır. Özellikle de başbakanınneredeyse uluslararası dışlanan başkan olmak üzere Ukraynalı otoritelerin uluslararası eleştirilerini yumuşatmaktır.
Görünüşe bakılırsa –ya saflıklarından ya da küstahlıklarından – paranın her sorunu çözebileceğine inanıyorlar. Sorunu çözmeye yetmiyorsa, daha fazla para gerektiğine. Başı belada olan bir hükümet için Burson-Marsteller iyi bir seçim olabilir. Geçmişte “bu halkla ilişkiler şirketi Nijerya hükümeti tarafından Biafran Savaşı’yla ilgili soykırım raporlarının saygınlığını sarsmak için, Arjantin cuntası tarafından 35,000 sivil vatandaşın kayboluşunun ardından, Endonezya hükümeti tarafundan Doğu Timor’daki katliamlardan sonra kiralanmıştı. Ayrıca Romanya başkanı Nicolae Ceausescu ve Saudi kraliyet ailesinin imajını düzeltmek için çalışmıştı.”
Burada Leonid Kuchma’nın ‘‘video skandalı”ndan sonra imajını kurtarmak için benzer bir aklama şirketiyle çalıştığı akla gelebilir. Bu halkla ilişkiler şirketlerinin ayrıcalıklı müşterilerinin anlayamadığı şey, – Tymoshenko, Lutsenko, Vsesvit ya da hatta Arcelor Mittal’a karşı – belki birçok savaşı kazabilirler, ancak hiçbir zaman doğruluk savaşını ve tarihteki yerlerini kazanamazlar.
Bu makale ilk olarak Ukrayna’da Gündem Siyaseti’nde yayınlandı. ©Mykola Riabchuk/Ukrayna’da Gündem Siyaseti. Eurozine tarafından sağlanmıştır.