ACTA: Gizlice karar alınan açık bir anlaşma?

Tartışmalı Sahteciliğe Karşı Ticaret Anlaşması’nı (Anti-Counterfeiting Trade Agreement –ACTA) müzakere eden tarafların tartışmaları gizlilik içinde yürütmesi, halkın ifade özgürlüğüne getirilen sınırlandırmalara karşı çıkma kabiliyetini kısıtladı. Graham Reynolds yazıyor.

Örnek olay

Sahteciliğe Karşı Ticaret Anlaşması (Anti-Counterfeiting Trade Agreement –ACTA),  Avusturalya, Kanada, AB ve 27 üye ülkesi, Japonya, Meksika, Fas, Yeni Zelanda, Kore Cumhuriyeti, Singapur, İsviçre ve ABD arasında müzareke edilen çok uluslu bir anlaşmadır.

Anlaşma metnin son halindeki giriş bölümünde belirtildiği üzere, ACTA ‘‘sahte ve korsan ürünlerin  çoğaltılmasıyla, ve de patent ihlali yapan materyalleri dağıtan servis sağlayıcılarıyla mücadele etmeyi’’ amaçlıyor. ACTA aynı zamanda ‘‘dijital ortam dahil olmak üzere fikri mülkiyet haklarının ihlalini … hak sahiplerinin, servis sağlayıcılarının ve kullanıcıların haklarını ve çıkarlarını dengeleyecek şekilde ele alma’’ girişiminde bulunuyor. ACTA’nın içeriği birçok akademisyen, uzman ve sivil toplum kuruluşu tarafından eleştirildi. Diğer eleştirilerin yanı sıra, bazı ACTA hükümlerinin yürürlüğe girdikleri takdirde ifade özgürlüğünü olumsuz etkileyeceği iddia ediliyor.

Bu örnek olay  ACTA’nın içeriğine odaklanmaktansa, ACTA’nın müzakere ediliş süreciyle ilgili bir meselenin altını çizmeyi hedefliyor. ACTA’yla ilgili resmi müzakereler 2008 yılında başladı. Hükümet temsilcileri anlaşma metni son halini olmadan evvel tam on bir müzakere oturumuna katıldı. ACTA oturumları tamamen gizli yürütüldü. Yani halk bu sürecin tamamen dışında bırakıldı, özellikle de müzakerelerin ilk zamanlarında.

Bu gizlilik  ‘‘bağımsız devletler arasında yapılan ticaret anlaşmalarının müzakerlerinde, özellikle de ilk müzakerelerin ilk görüşmelerinde, anlaşma  metinlerini kamuyla paylaşmamak kabul gören bir pratiktir’’ denillip alenen meşrulaştırıldı. ABD Ticaret Ofisi Temsilcisi’nin belirttiği üzere “bu yaklaşım karışık meselelerde anlaşmaya varmak için gerekli olan müzakere ve uzlaşının sağlanmasında delegasyonların güvenli bir şekilde fikir alışverişinde bulunmalarına olanak sağlıyor.’’ Avrupa Komisyonu bu görüşü şöyle tekrarladı: “Müzakerelerin verimli geçmesi için, çok uluslu müzakerelerde ekonomik yansıması olacak konuların tartışılması kamuya açık bir şekilde yapılmaz ve müzakerecilerin müzakere içeriklerini sızdırmamak konusunda dikkatli olmaları gerekir.”

Yazarın fikri

İfade Özgürlüğü Platformu’nın 10. taslak prensibi der ki, ‘‘Milli güvenlik, kamu düzeni ve ahlaki değerler gibi sebeplerden ötürü ifade özgürlüğünü sınırlandırabilecek tüm engellere itiraz edebilmeliyiz.’’ Ben de ekonomik verimlilik, mülkiyet hakları ve uluslararası ticaret gibi sebeplerden ötürü ifade özgürlüğünün sınırlandırılmasına da karşı çıkabilmeliyiz, diyorum. İfade özgürlüğünü sınırlandırabiliecek engellere etkin bir şekilde karşı çıkabilme kabiliyetimiz, müzakerelerin gizli yapıldığı ACTA gibi serbest ticaret anlaşmalarıyla sınırlandırılmakta. Müzakerelerin ‘‘ekonomik etkisi’’ olan  konularla ilgileniyor olması, temel haklar ve özgürlükler söz konusu olduğunda halkın katılımını engellemeye yönelik meşru bir sebep olarak kabul edilmemelidir. İfade özgürlüğü gibi temel hak ve özgürlükler üzerinde etkisi olacak konularla ilgili çok uluslu müzakereler, açık, şeffaf ve halkın katılabileceği bir şekilde gerçekleştirilmelidir.

- Graham Reynolds

Devamı İçin:


Comments (0)

Buradaki otomatik çevirileri Google Translate (Google Çeviri) yapmaktadır. Bu çeviriler size katılımcının söyledikleri hakkında genel bir fikir verecektir. Fakat bu çevirilerin doğruluğuna güvenilemez. Lütfen çevirileri bu notu aklınızda tutarak okuyunuz.

  1. Your comment is awaiting moderation.

    sab ko apne khayalat bayan karne ka haq hai

  2. Your comment is awaiting moderation.

    I enthusiastically agree with Graham Reynolds’s proposal to expand the 10th principle, and this case is a good example of how our freedom of expression and our access to important information can be limited in the name of various kinds of confidentiality. I am very glad it was raised.

İstediğin dilde bir yorum yaz

Öne çıkanlar

Öne çıkanları görmek için sola kaydır


Özgür İfade Platformu Oxford Üniversitesi, St. Antony's Koleji'ndeki Dahrendorf Programı'nın Özgürlük Çalışmaları için yürüttüğü bir araştırma projesidir. www.freespeechdebate.ox.ac.uk

Oxford Üniversitesi